6 Aralık 2010 Pazartesi

Kiraz Bahçesi Hakkında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kiraz Bahçesi Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

1) Kiraz bahçesi rakım 500-1800 m olan yerlerde kurulmalıdır.
2) Bahçe toprağı analiz ettirilerek kiraz için uygun olup olmadığı belirlenmelidir.
3) Toprak yapısına ve iklim koşullarına uygun anaç ve çeşit seçilmelidir. Örneğin, kurak ve kireçli topraklarda idris anacı tercih edilmelidir.
4) Bahçeler tek çeşitle kurulmamalıdır. Tek çeşitle bahçe kurulması yetersiz döllenmeye veya hiç döllenmemeye sebep olmaktadır. Ben düşmeden hasada kadar olan sürede yağmur çatlaması zararına karşı tek çeşitle bahçe kurulmaması gerekmektedir. Her kiraz bahçesinde en az 4-5 çeşit bulunmalıdır. Çeşitlerin seçiminde ise birbirlerini dölleyebilir nitelikte olmasına dikkat edilmelidir. Döllenmede uygun çeşit seçiminin yanı sıra bahçede arı da bulundurulmalıdır. Genel bir oran olarak 9 bitkiden 8 tanesinin esas çeşit birisinin dölleyici olarak dikilmesi yeterlidir. Kiraz bahçelerinin tesisi aşamasında her çiftçinin zaten belirlediği temel bir çeşidi vardır. Bu şekilde bahçede bir çeşidin ağırlıklı olması da tabiidir. Yalnız kirazda yaklaşık bütün çeşitler kendisiyle uyuşmadığı için, grup kısırlığı da söz konusu olabilmektedir. İyi bir verim için birbirini iyi dölleyebilir çeşitlerin bulunması, ekolojik faktörlerden kaynaklanan riskin azaltılması, 1,5 aylık bir süre boyunca pazara kiraz sunulabilmesi, hasatta işçilik v.b. gibi yönlerden dolayı sıkışmamak için iyi bir çeşit planlaması gereklidir. Türkiye'nin ihracat şansının en yüksek olduğu ve en popüler çeşit "0900 Ziraat" dir. İhraç edilen ülkelerde "Türk Kirazı" diye unvan almış çeşidimizdir.
5) Fidan Dikim sıklığına dikkat edilmelidir. Dikim, mutlaka dikim tahtası kullanılarak yapılmalıdır. Kiraz dikiminden önce arazi tesviye edilmeli ve 90 cm aralıkla dip kazanla Ağustos-Eylül ayında sürdürülmelidir. Kısmi taban suyu veya su birikme gibi problem oluşacak ise 40-50 m aralıkla hendekler oluşturulmalıdır. Fidanlar en uygun sonbaharda dikilmeli ve dikim sırasında çukurlara bir kürek yanmış ahır gübresi atılmalı veya 100 gr Triple Süperfosfat ile 100 gr Amonyum Sülfat dikim toprağına karıştırılmalıdır. Yamaç arazilerde baklava dilimi, sıra arası 5-6 m, sıra üzeri 3-4 m şeklinde olabilir. Taban arazilerde ise dikilen çeşide bağlı olarak sıra arası ve üzeri iyi havalanacak, güneşlenecek ve ağaç yan dalları birbirine girmeyecek şekilde dikilmelidir.
6)Fidan Dikimden sonra tepe kesiminde acele edilmemesi gerekir. Bu işler gözler iyice kabardığında yapılırsa yeni oluşacak ilk kat dallar daha geniş açılı oluşur.

Eğer daha önce yetiştiricilik yapılan bir alanda dikim yapılacaksa bahçe kurulacak yerin toprağı ilkbahar, yaz aylarında derin bir şekilde sürülmelidir. Sonbaharda arazi üzerindeki kesekleri kırmak, dağıtmak ve araziyi tesviye etmek için tırmık veya diskharrow çekilerek arazi dikime hazır hale getirilir.Tesviye işlemi yapıldıktan sonra yaklaşık 1 metre aralıklarla baklava dilimi şeklinde patlatma yapılmalıdır. Patlatma işlemi en kurak Ağustos ve Eylül aylarında yapılmalıdır. Ayrıca 40-50 m. Arayla drenaj kanalları açılırsa çok iyi olur.
Kiraz fidanı dikilmeden önce mutlaka toprak analizleri yardımı ile, bahçe kurulacak alanın topraksal özellikleri ve içeriği belirlenmeli, yapılacak uygulamalar analiz sonrası ortaya çıkan değerler ışığında yapılmalıdır. Toprağın hazırlanması sırasında genel olarak yapılabilecek uygulamalar ; Gerekli olduğu taktirde dikim öncesi dönüme 3-4 ton çiftlik gübresi (2-3 sene yanmış), dönüme 25-50 kg TSP yada DAP, dönüme 20-40 kg potasyum sülfat uygulanabilir.Uygulama sırasında gübreler pulluk yardımı ile derin sürüm yapılarak, toprağın 20-25 cm derinliğine ulaştırılır.

Erik Yetiştiriciliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ

     Erikler Asya - Avrupa kökenli türler, Japonya - Çin kökenli türler ve Kuzey Amerika türleri olmak üzere 3 gruba ayrılırlar. Asya – Avrupa grubunda Giant, Presedent, İtalyan, Sugar, Stanley, Karagöynük, Köstendi, Diamond,Victoria ve Can erikleri ( Papaz, Can, Aynalı, Havran); Japonya – Çin grubunda Climax, Santa Rosa, Beauty, Formosa; Kuzey Amerika grubunda Golden Beauty ve Robinson çeşitleri sayılabilir.
2. ERİĞİN EKOLOJİK İSTEKLERİ
2.1. İKLİM İSTEKLERİ
Erik türlerinin iklim istekleri birbirinden farklıdır. Can erikleri ılıman, Avrupa erikleri kışı daha soğuk geçen soğuk ılıman, Japon erikleri ise kışı soğuk geçmeyen ılıman veya sıcak ılıman iklimlerde en uygun şekilde yetişirler. Birçok meyve türünde olduğu gibi erikte de soğuklama ihtiyacı vardır. +7.2 °C’ nin altında can erikleri 400- 500 saat, Japon erikleri 600 saat, Avrupa erikleri ise 1000 saatin üzerinde soğuklama istemektedir.
Eriklerde soğuğa ve dona hassasiyet çiçeklenme ve genç meyve döneminde artar. Bu nedenle erken çiçek açan Can ve Japon eriklerinin kış ve ilkbahar donlarının sık olduğu bölgelerde yetiştirilmesi sakıncalıdır. Açmış çiçekler –2.2 ile –0.6 °C’ ye dayanabildiği halde, genç meyveler –1.1 ile –0.6 ° C’ de zarar görmektedir.
 2.2. TOPRAK İSTEKLERİ
Erik toprak açısından çok fazla seçici meyve değildir. Saçak köklü olduklarından az derin topraklarda da yetişebilirler. Toprağın çok kumlu olduğu durumda erik ağacının ömrü kısa olur. Bu tür topraklarda Japon çeşitleri tercih edilmelidir. Killi topraklarda    P. domestica (Avrupa eriği) ve P. cerasifera ( Can eriği), kurak topaklarda ise badem anaç olarak kullanılır. En uygun toprak PH’ ı  6.5’ dir.
3. DÖLLENME BİYOLOJİSİ
Erik türünde çeşitler döllenme türüne göre kendine verimli, kendine kısmen verimli ve kendine kısır olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Bu nedenle kendine kısmen verimli ve kendine kısır çeşitlerle bahçe kurarken mutlak suretle tozlayıcı çeşitler kullanılmalıdır.  Tozlayıcı çeşit seçerken tozlayıcı çeşidin  bahçe kurduğumuz çeşitle aynı anda çiçeklenmesine ve bol miktarda çiçek tozu üretmesine dikkat edilmelidir.
                                  
4. ÇOĞALTILMASI ve ANAÇLARI
Genel olarak aşı ile çoğaltılmaktadır. En fazla kullanılan aşı metodu da “Durgun Göz Aşı” sıdır. Kullanılan anaçlar ise erik, şeftali, kayısı ve bademdir.
4.1. ANAÇLAR
4.1.1.Tohum Anaçları
4.1.1.1. Myrobolan Eriği
Türkiye’de can eriği anaçları olarak bilinen ve Prunus cerasifera türü içinde yer alan bu anaçlar, eskiden beri pratikte yoğun olarak kullanılmaktadır.
Ağır ve nemli topraklarda iyi adapte olurlar. Nematodlara, kök çürüklüğüne ve kuraklığa dayanıklıdırlar.
Myrobolan eriği çöğürleri Avrupa (P.domestica) ve Japon (P.salicina) kökenli çeşitlerle iyi uyuşmasına karşılık can erikleri ile şeftaliler için anaç olarak kullanılması uygun değildir.
Myrobolan çöğürleri  üzerine aşılı erik ağaçları büyük taçlı ve çok verimli olurlar. Sağlam yapılı olan ağaçların ömürleri de uzundur.

4.1.1.2. Marianna Eriği
Bu anacın P.ceresifera ile P.munsoniana’nın tabii hibritlenmesi sonucunda meydana geldiği tahmin edilmektedir. Nemli topraklarda da iyi gelişen bu anacın kültür çeşitleri ile uyuşması genel olarak iyidir. Ancak President çeşidi ile iyi uyuşmaz. Meyveleri küçük olup kırmızı renklidir.

4.1.1.3. Şeftali Çöğürü
Erik için orta kuvvetli bir anaçtır. Sıcak, tınlı topraklarda kullanılabilir. Bazı sofralık erik çeşitleri ile iyi uyuşmadığı tesbit edilmiştir. Şeftaliye aşılı erik ağaçları erken meyveye yatar ve meyveleri erken olgunlaşır. Nematodla bulaşık topraklarda, erik yetiştiriciliği için Nemaguard şeftali çöğürleri anaç olarak kullanılmalıdır.

4.1.1.4.  Kayısı Çöğürü (Zerdali)
Özellikle nematodlu bölgelerdeki kumsal topraklarda eriğe anaç olarak kullanılabilir. Japon erik çeşitleri bu anaç üzerinde Avrupa eriklerine göre daha iyi gelişme gösterir. Zerdali anacı erikler için, ancak nematodlu bölgeler için anaç olarak düşünülmelidir. Zerdali, erikler için kuvvetli bir anaçtır. Sıcak, süzek ve kireçli topraklara uygundur. Zerdali anacı üzerine aşılı  eriklerde meyve kalitesi ve verim üzerine aşılı eriklerde meyve kalitesi ve verim üzerinde olumlu etki yapar.

4.1.1.5. Badem Çöğürü
Bazı erik çeşitleri örneğin D’Agen, badem çöğürü üzerinde başarıyla yetiştirilmektedir. Badem Çöğürü erik için orta kuvvetli bir anaç olup, kuru, kireçli ve taşlı topraklar için uygundur. Bademe aşılı eriklerde meyve kalitesi ve verim orta derecededir.
4.1.2.  KLON ANAÇLARI

4.1.2.1.  Pixy
Bodur bir anaçtır. Pixy anacı üzerine aşılı eriklerde %30 oranında gelişmeyi kısıtlamaktadır. Bu nedenle yüksek bir dikim sıklığı sağlar. Pixy anacının kullanıldığı erik bahçelerinde dekara 100-200 ağaç düşmektedir. Bütün erik çeşitleriyle iyi bir uyuşma gösterir. Bu anaca aşılı eriklerde 2.yıl ürün alınabilmektedir. Meyve kalitesi, iriliği açısından olumlu bir etki gösteren Pixy anacının üzerine aşılı erik çeşitlerinin meyvelerinde yüksek oranda şeker görülür.

4.1.2.2.   Myrobolan B
Erik çeşitleriyle büyük ölçüde iyi bir uyuşma gösterir. Stool Bed Layering daldırma metodu ve yeşil çelikle kolay üretilmektedir. Buna karşılık odun çeliği ile üretimde köklenme yüzdesi çok düşük bulunmuştur.
Kuvvetli ve verimli ağaçlar oluşturur. Verimli, kurak topraklar ile killi ve gevşek topraklar çok iyi adapte olurlar.

4.1.2.3.      Myrobolan GF-31
Çok kuvvetli bir anaçtır. Yeşil çelikle çok başarılı üretilmektedir.

4.1.2.4.      Marianna GF 8-1
Bu anaç ağır- nemliden, kumlu- kireçli topraklara kadar değişik topraklarda çok iyi sonuçlar vermektedir. Ağır topraklara dayanıklılığı Myrolandan daha iyidir. Çok verimli ağaçlar yapar. Yeşil çelikle ve Stool Bed Layering daldırma metoduyla kolayca çoğaltılabilir.

5. BAHÇE TESİSİ
Kışı ılık geçen bölgelerde sonbaharda, kışı soğuk geçen bölgelerde ise ilkbaharda fidanlar dikilir. Erik bahçesi kurulacak arazi dikimden 1-2 ay önce mümkünse sonbaharda derin olarak sürülür ve drenaj sorunu varsa drenaj kanalları açılarak arazi tesviyesi yapılır. Dikim yerleri işaretlendikten sonra 60 x 60 cm. boyutunda ve 50 cm. derinliğinde çukurlar açılır. Dikim aralığı 4 x 5, 5x5, 6x 6 veya 7x7 metredir. Dikimden önce fidanlara kök tuvaleti yapılır. Fazla uzamış, yaralanmış, kuru, kırık veya kıvrık olan kökler kesilip atılır. Fidanın tepesi 80- 100 cm’ den, varsa yan dalları 2 –3 göz üzerinden kesilir. Fidan dikimi dikim tahtasıyla yapılmalı ve aşı noktası toprak seviyesinin üzerinde kalacak şekilde dikim yapılmalıdır. Çukurun dip kısmına yanmış çiftlik gübresi ve çukurdan çıkan toprak karıştırılarak çukurun dip kısmına konulmalıdır. Dikimden sonra can suyu verilerek fidanın yanına herek dikilir. Kendine kısmen verimli veya kendine kısır çeşitlerle bahçe kurulacaksa 8 ağaca bir tozlayıcı olacak şekilde bahçe tesis edilmesine dikkat edilmelidir.
6. YILLIK BAKIM İŞLEMLERİ

6.1. Toprak İşleme :
Erik bahçeleri sonbaharda 1 , ilkbaharda 2 kez yüzeysel olarak sürülmelidir. İlkbaharda ağaç dipleri çapalanır.

6.2. Sulama :
Yıllık yağış miktarı 750 mm’ den az olan bölgelerde düzenli olarak yaz aylarında sulama yapılmalıdır. Mayıs ayının 2. Yarısından itibaren sonbahar yağışlarına kadar geçen süre içerisinde toprak yapısına da bağlı olarak  8- 12 kez sulanmalıdır.

6.3. Gübreleme :
Erik ağaçlarına verilecek gübre miktarı yaprak ve toprak analizi sonuçlarına göre saptanmalıdır. Gübre miktarında ağacın yaşı, verim durumu, toprak yapısı ve ekolojik koşullarda etkilidir. Kimyasal gübrelerden fosfor ve potaslı gübreler kış başında; azotlu gübreler ise kış sonunda ilkbahar gelişmesi başlamadan önce verilmelidir. Azotlu gübreler ağacın gelişimi üzerine; bor ve kalsiyumlu gübreler ise meyve kalitesi üzerinde etkilidir. Her yıl dekara 2 – 3 ton yanmış çiftlik gübresi verilmesi faydalıdır. 2 yılda bir yapılan yeşil gübreleme ise toprağın fiziksel yapısını düzeltmesi bakımından uygundur.

6.4. Budama :
Modifiye Lider tipi terbiye şekli Avrupa ve yerli bütün eriklere tavsiye edilir. Özellikle çok mahsuldar Japon eriklerinde kırılmaya mani olmak için kuvvetli çatal dalların meydana getirilmesine büyük bir dikkat gösterilmelidir.
Bazı çeşitler dik, bazıları da yaygın geliştiklerinden budama buna göre yapılmalıdır. Örneğin; bir Japon eriği olan Santa Rosa ve Wickson dik büyüdüklerinden , bunlarda yaygın büyüme teşvik edilmelidir. Halbuki Burbank eriği yaygın büyüdüğü için biraz daha dik büyümesi teşvik edilmelidir.
İlk büyüme mevsimini takip eden kış devresinde çalı dalları (yan dallar) gövdeden itibaren 40-75 cm.’den kesilirler. Odun dalları ve diğer arzu edilmeyen dallar çıkartılırlar. Daha sonra budamalar uç almaları istenilmeyen dalların çıkartılması, dal, dalcıkların yan dallar üzerinde iyi yerleştirilmesi şeklinde olur.

6.5. Meyve Seyreltmesi :
Seyreltme el ile, mekanik olarak veya kimyasal maddeler ile yapılır. Özellikle Japon erikleri ile bazı Can eriklerinde aşırı yüklenme olmaktadır. Ancak can eriklerinde ağaçtaki meyveler aralıklı olarak hasat edildiğinden her meyve toplama işlemi seyreltme yerine geçmektedir. Diğer türlerde el ile seyreltme Haziran dökümünden sonra ve her 5 cm.’de bir meyve olacak şekilde bırakılır. Mekanik seyreltme çekirdek sertleşmeye başlamadan önce gövde sarsıcıları ile yapılır. Kimyasal seyreltme ise; tam çiçeklenme döneminde DN – 289, Elgerol 30 veya Elgerol 318 ile yapılır.
7. ERİK ÇEŞİTLERİ

7.1. CAN ERİKLERİ
Yeşil turfanda olarak tüketilen bu eriklerde meyveler Nisan-Mayıs aylarında toplanır. Olgun olarak tüketilen Aynalı çeşidi ise Haziran ortasında toplanır. Ağaçlar sıkı dallı, yaygın taçlı 4-8 m. yüksekliğindedir.

7.1.1. Papaz
Meyve orta büyüklükte(15-17 g) yuvarlak, kabuk rengi parlak koyu yeşildir. Tatlı, sulu ve gevrektir. Kendine kısmen verimlidir. Bilinen en iyi tozlayıcısı Aynalı’ dır.

7.1.2. Can
Papaza nazaran daha yuvarlak, açık yeşil ve mayhoş ve suludur. Et dokusu incedir. Olgunluk ilerledikçe yeme kalitesi artar. Meyve ortalama 15-20 gram ağırlığındadır. Kendine verimlidir.

7.1.3. Kebap
Papaz ve Can’ a nazaran daha büyük meyveli (10-13 g) basık, yuvarlak, parlak, koyu yeşildir. Tatlı ve gevrektir. Kendine verimlidir.

7.1.4. Havran
Papazdan 10-15 gün sonra toplanır. Açık yeşil renkte 17-20 gram ağırlığında ve mayhoştur. Kabuğu diğerlerine göre daha ince, çekirdeği küçüktür. Kendine verimlidir.

7.1.5. Aynalı
Meyve sarı zemin üzerine kırmızı yanaklı, sulu, mayhoş, 35-40 gram ağırlığındadır. Kendine verimlidir.

7.2. JAPON ERİKLERİ

7.2.1. Formosa
Meyveler 55-60 gram ağırlığında ve kalp şeklindedir. Sarı zemin üzerine morumsu kırmızı renkte, meyve eti sarı, sulu, ince dokulu, gevrek, tatlı ve aromalıdır. Haziran sonunda olgunlaşır. Tozlayıcıları, Santa Rosa, Wickson ve Beauty çeşitleridir.      

7.2.2.Santa Rosa
Formasa ile aynı anda olgunlaşan 55-60 gram ağırlığında meyveleri olan bir çeşittir. Kabuk koyu mor renkli,çok puslu ve caziptir. Meyve eti koyu pembe-kırmızı,tatlı, sulu, aromalıdır. Formosa, Methley, Burmosa, Beaty, Golden Japon veya Wickson tozlayıcı olarak kullanılır.

7.2.3.Climax
Formosa çeşidinden bir hafta sonra olgunlaşır. Meyve yumurta şeklinde,kabuk kırmızı-mor,sarı benekli kalındır. Meyve eti sarı, yumuşak, sulu, orta tatlı ve çok aromalıdır. Tozlayıcısı Santa Rosa’ dır.
Bilinen bu çeşitler dışında temmuz ayı ortalarında olgunlaşan Red Heart, Temmuz sonunda olgunlaşan Burbank; Ağustos ortasında olgunlaşan Daurte, Reubunnel, Burmosa, Nubiana, Laroda ve Wickson gibi sofralık değeri yüksek yeni çeşitlerde yetiştirilmeye başlamıştır.

7.3. AVRUPA ERİKLERİ

Kurutmalık olmakla beraber sofralık olarak tüketilmeye uygun olanları da vardır. Kendine verimlidir. Ağaçları seyrek dallı, dik, yayvan veya sarkık taçlıdır. 12 metreye kadar yükselebilirler.

7.3.1. Stanley
Ağustos sonunda olgunlaşır. Meyve ortalama 58 gram ağırlığında, yumurta şeklinde, mor-siyah renklidir. Meyve eti sarı, gevrek ve tatlıdır.

7.3.2. Giant
Ağustos ortasında olgunlaşan, ortalama meyve ağırlığı 55 gram, koyu kırmızı-mor renkte, tatlı bir çeşittir.

7.3.3. President
Temmuz sonunda olgunlaşır. Ağaçları çok verimlidir. Dış pazarın çok beğendiği kalite bir çeşittir. Meyve yuvarlak, puslu bordo-kırmızı renkte, orta derecede tatlı, ortalama 40-50 gram ağırlığındadır.   

7.3.4. Sugar
Temmuz sonunda olgunlaşır. Meyve ağırlığı ortalama 40-50 gramdır. Meyve yumurta şeklinde, kırmızı-mor renkli, pusludur. Meyve eti koyu sarı, tatlı, sulu ve hafif aromalıdır.

8. ERİKTE EN ÇOK RASTLANILAN HASTALIK ve ZARARLILAR İLE BUNLARLA MÜCADELE METODLARI

8.1. Erik İç Kurdu  (Cydia Funebrana): Erik iç kurdu, özellikle Ege, Marmara, Karadeniz, Orta ve Güney Anadolu bölgelerinde yaygın olarak erik, kayısı, akdiken ve kiraz ağaçlarında zarar yapmaktadır. Zararlı larvası  meyveye sap dibinden yanlardan ve iki meyvenin birbirine değdiği yerden meyveye girer. Mayısın ilk haftasından itibaren kelebekler çıkarak meyveye zarar vermeye Haziran ayının sonuna kadar devam ederler. Mekanik mücadele olarak kurtlu meyveler toplanarak toprakta açılan derin çukurlara gömülmelidirler. Kimyasal mücadelede etkili maddesi Phosalone, Azinphos Methyl veya Carbaryl olan ilaçlardan 100 lt suya 200 g kullanılır.

8.2. Erik Testereli Arısı (Hoplocampa flava L.): Erik testereli arısı larvası meyveyi bezelye veya fındık büyüklüğünde olduğu çağla döneminde delerek, meyvenin dökülmesine yol açar. Meyvenin çekirdek evini yer. Orta Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerinde bazı iller, Güney Doğu Anadolu bölgesinde Hatay, Diyarbakır ve Gaziantep, Karadeniz bölgesinde Amasya, Samsun ve Tokat, Doğu Anadolu bölgesinde Elazığ ve Malatya illerinde zarar yapar. Kültürel mücadele için testereli arı görülen bahçelerde kışın toprak işlemesi yapmak suretiyle zarar azaltılabilir. Kimyasal mücadelede tam çiçeklenme döneminde veya çiçek taç yaprakları dökülürken Parathion Methyl, Endosülfan, Phosalone veya Azinphos-Methyl gibi etkili madde içeren ilaçlardan birinden 200 ml si 100 ml suda çözdürülerek kullanılır.

Ceviz Bahçesi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Cevizde Yatırıma başlamadan önce neler yapılmalı?

- Ekolojik ve toprak koşulları değişik boyutlardan incelenerek, riskler gözden geçirilmeli.
- Çeşit seçimi konusunda dikkatli davranılmalı.
- Kaliteli ve yeterli sulama suyu temin edilmeden yatırım yapılmamalı.
- Sulama sistemi olarak damla ve mini yağmurlama kullanılmalı.
- Toprak ve su analizi olmazsa olmaz konulardır.
- Tuzluluk ve PH konusuna özen gösterilmeli.
- Kesinlikle iyi bir toprak hazırlığının fidan gelişimini etkilediği unutulmamalı.

Ceviz Bahçesi Kurma

Çok uzun yaşayan ve aşı ile çoğaltılması oldukça zor olan cevizde, bahçe kurmadan önce bölgenin ekolojik özelliklerinin iyi bilinmesi gereklidir. Ceviz kışları çok aşırı ve sürekli düşük sıcaklığın hakim olduğu bölgeler ile yazları çok aşırı sıcak olan yerlerde yetiştirilmemelidir.
Cevizler derine inen güçlü bir kök sistemine sahip oldukları için toprak derinliğinin en az 2- 2.5 m olması ve geçirimsiz katmanların olmaması gerekir
. Yetiştiricilik yapılacak bölgenin topraklarında fazla alkalilik ve tuzluluk sorunları bulunmamalıdır.

Cevizde Çeşit seçimi

Cevizlerde erkek ve dişi çiçeklerin farklı zamanlarda olgun hale gelme durumu (dichogamy) yaygındır. Bu durumda erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan homogam tip ve çeşitler yanında erkek çiçekleri önce olgunlaşan (protandry) ve dişi çiçekleri önce olgunlaşan (protogyny) çeşitler bulunmaktadır. Bundan dolayı ceviz bahçesi kurarken mutlaka ya erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan (homogamy) bir çeşit yada erkek ve dişi çiçeklerinin olgunlaşması aynı döneme gelen birden fazla çeşit ile karışık bir dikim tercih edilmelidir.

Ceviz Dikimi

Dikim aralıkları ekolojik ve bakım koşullarına göre değişirse de cevizlerde en ideal dikim aralıkları; 12 x 12 m, 10 x 10 m, 10 x 8 m veya 8 x 8 m’dir.
Fidanların dikimleri dinlenme döneminde (yaprak dökümünden itibaren) yapılmaya başlanır ve gözler uyanıncaya kadar devam eder. Fidanların sökümü çok dikkatli bir şekilde yapılarak köklerin zarar görmemelerine özen gösterilmelidir. Dikim sırasında fidanlarda özellikle kök budaması yapılmalıdır. Dikim çukurları en az 60- 70 cm genişlikte ve 80- 100 cm derinlikte açılmalıdır. Fidanlar aşı noktaları toprak üstünde kalacak şekilde dikilmeli ve çukurlar bahçedeki üst toprak ile doldurulmalıdır. Dikimden hemen sonra fidanlara can suyu verilmelidir. Dikim yapıldıktan sonra, ilerideki kereste durumu da düşünülerek, fidan gövdeleri toprak yüzeyinden yaklaşık 1- 1.5 m yukarıdan kesilmeli ve taçlandırma budaması yapılmalıdır. Bundan sonra bölgedeki hakim rüzgarlar göz önünde tutularak fidanlar hereklere bağlanmalıdır. Yazları sıcak ve kurak olan bölgeler ile su kaynağı az olan yerlerde dikimden sonra su kaybını önlemek amacıyla yabancı ot veya hububat saplarıyla malçlama yapmak yerinde olur.

Toprak işleme

İlkbahar aylarında toprak tava geldiğinde derin bir sürüm yapılır. Bu dönemdeki toprak işleme toprağın havalandırılması yanında yabancı ot kontrolünün sağlanması bakımından da çok önemlidir. Yaz aylarında da duruma göre yabancı ot kontrolü bakımından toprak işleme yapılabilir. Sonbahar aylarında pullukla yapılacak sürüm, yağmur ve kar sularının toprağa işlemesi ve toprakta tutulması bakımından önemlidir. Toprak işlenirken köklerin yaralanmamasına özen gösterilmelidir.

Damlama Sulama Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Salma sulama ;

Kuyuların su seviyelerinin düşmesi her yıl fazla enerji harcayarak su temin edilmesi.
Aşırı suyun erezyona sebebiyet vererek akması sonucu su kaynaklarının kirlenmesine ,
Toprak verimliliğinin azalmasına ,
Düzensiz su ve besin dağılımına,
Aşırı akış ve buharlaşmaya sebebiyet vermektedir.
Salma sulamada gübre, suyla birlikte akıp gider. Ancak damla sulama sisteminde gübre suyla verilir ve doğrudan bitkinin dibine ulaşır. Salma sulamayla 100 kilo gübre kullanılan bir alana, damla sulamayla 20 kilo gübre yeterli olur. Yani çiftçi, gübreden yaklaşık yüzde 80 oranında tasarruf sağlar. Bunun yanı sıra işçilik masrafları da büyük oranda azalır. Sonuç olarak damla sulama sistemi, verim artışının yanında, işçilik masrafı ve gübre kullanımındaki azalma, yabancı ot ve hastalıkların görülme aralığının azalması ve buna bağlı olarak az ilaç tüketimiyle üreticiye önemli oranda kar sağlar.


Damla Sulama Nedir?

Damla sulama suyun özel filtreler kullanılarak içindeki kum, kil,yosunvb. pisliklerden temizlendikten sonra tarla,bahçe ve seralardaki bitkilere su ve gübre vermek için fabrikalarda özel olarak üretilmiş damla sulama boruları kullanarak bitkilerin direkt kök bölgesine suyun ve gübrenin damlalar halinde azar azar ve sık sık verilmesi demektir.

Damla Sulama Ne Zaman Gereklidir?

Damla sulama ilk olarak İsrail gibi suyu çok az olan yerlerde kullanılmaya başladığı için bir çok kişi tarafından sadece suyu az olan ve eğimli arazilerdeuygulanması gereken bir sistem olarak düşünüldü.

Fakat zamanla damla sulama yapan kişilerden görüldü ki diğer sulama sistemlerine göre (salma sulama, sifon usulü sulama ve yağmurlama sulama) daha az su kullanılmasına rağmen verim ve kalite artışı sağlandı.Kısa sürede Akdeniz bölgesindeki seralarda başlayan damla sulama Ege bölgesindeki seralarda,çilek alanlarında, meyve bahçelerinde, daha sonraları Marmara bölgesinde meyve bahçelerinde, İznik bölgesindeki sırık domates, zeytin bahçelerinde ve Çanakkale, Biga, Karacabey bölgesinde salçalık biber, sanayi domatesi ve sofralık domates alanlarına da girerek geniş alanlarda kullanılmaya başlandı.

Son 1-2 yıldırülkemizde artan kuraklık ve sıcaklar sonucu verim düşüşleri olmuştur. Fakat damla sulama yapan kişilerin aldıkları verim ve kalitede bir azalma olmamıştır. Damla sulama yapanlar son yıllarda iyice fiyatları düşen tarım ürünlerinden verim fazlalığı ve kalite sebebiyle iyi para kazanınca damla sulamaya talep daha da artmıştır.


Damlama Sulamanın Avantajları Nelerdir?

*Damla sulama ile daha az su ile daha çok alan randımanlı olarak sulanır.

*Meğilli arazilerde erezyona sebebiyetvermeden sulama yapılabilir.

*Bütün arazi sulanmadığı için bitkilerin ve ağaçların aralarında ot çıkışı olmadığı için otlarla yapılan ilaçlı ve mekanik mücadele maliyeti azalır.

*Her yer sulanmadığı için her sulamadan sonra kaymak tabakasını kırmak ve toprağı havalandırmak için toprak işlemesi olayları neredeyse ortadan kalktığı için işçilik ve mazot tasarrufu sağlanır.

*Diğer sulama sistemlerinde bir sezondagübreler en fazla 3-4 defadaverildiği için her defasında fazla miktarda gübre toprağa karıştırılır veya serpilir.Gübrelerin birçoğu bitkiler tarafından alınamadan sulama suyu ile derinlere doğru yıkanır bir kısmı da aralarda çıkan yabancı otlar tarafından alınır.Ayrıca topraklarımızın pH’ı genelde yüksek çıktığı için verilen gübrelerin bir kısmı da toprak kolloidleri tarafından tutulur ve bitkiler tarafından rahatça kullanılamazlar. Damla sulamada ise her sulamada veya iki sulamada bir gübre verildiği için azar azar gübre verilir.Verilen gübreler tüm tarlaya değil de bitki kök bölgesine verildiği için daha az gübre verilir.Kullanılan fosforik, Nitrik ve Sülfürük asit gibi gübrelerle toprağın pH’ını düşürerek genelde topraklarımızda bulunan fakat pH sebebiyle alınamayan Demir,Bakır,Çinko vb. gibi Mikro elementlerin alınımı sağlanır ki bunlarda bitkilerin gelişmesine doping etkisi yapar.



*Sık sık azar azar su verdiğimiz için toprakta SU -- HAVA -- GÜBRE dengesini kolayca ayarlarız.Topraktaki su durumunu tarla kapasitesinde tutarak fazla su, az su, aşırı gübre vs. gibi streslerden bitkilerimizi koruruz.
*Arazimizdeki tüm bitkilere eşit su ve gübre verdiğimiz için tüm bitkiler eşit büyüklükte olur.Düzenli sulama ve gübreleme sebebiyle daha erken ürüne yatar ve hasadı daha erken yapabiliriz.

Standart sulama sistemlerinde kullanılan gübrelere ilave olarak Mono Amonyum Fosfat (MAP), Mono Potasyum Fosfat (MKP), Potasyum Nitrat, %33’lük Amonyum Nitrat, Fosforik asit, Nitrik asit vb. gübreler kullanarak meyveve sebzelerde kuraklık , aşırı sıcak sonucu olan çiçek ve meyve dökümleri azaltılarak verim artışı sağlarız.Hasat dönemine doğru ise Potasyum ağırlıklı gübreler kullanarak meyvelerin kalitesirenk, sertlik , şeker oranı arttırılarak albenisi yüksek bir örnek meyve ve sebzeler elde edilir ki halde veya pazarda yüksek fiyata satış yapılabilir.

Günümüzde aşırı miktarda artan gübre, mazot, işçilik gibi girdi maliyetlerine karşı üretici olarak yapacabileceklerimizden birisi birim alandan aldığımız ürünü %20 –50 arttırarak ihracaat kalitesinde bir örnek ürün elde edip karlılığımızı arttırmaktır.


Damla Sulamanın Dezavantajları Nelerdir?

*En önemli dezavantajı sistem kuruluş maliyetinin yüksek olmasıdır. Fakat yapılan ürüne göre sistem kendini 1-3 yıl içinde amorti eder.
*İkinci dezavantajı kalitesiz su, kalitesiz filtreler ve kalitesiz eski teknoloji damla sulama boruları kullanılarak zamanla damlatıcıların tıkanma riskidir.

Firmamızın tavsiyesi damla sulama yaptırmadan önce su analizi yaptırılmalı suyun pH, EC, Kireç oranları öğrenilmelidir.Damla sulama yapan ciddi bir firmaya analiz sonuçları gösterilip beraberce karar verilmelidir.Suyumuz uygun ise yapılacak ikinciönemli konu kaliteli bir filtrasyon ve gübreleme sistemini paraya acımadan satın almaktır.

Damla Sulama Yönteminin Dezavantajları

Tıkanma

Damla sulama yönteminde en önemli sorun damlatıcıların tıkanmasıdır. Tıkanmaya ,fiziksel (kum,mil vb.)ve kimyasal maddeler ile boru vedamlatıcı içindeki organik gelişim(algi) neden olmaktadır Bu nedenle etkili bir filtrasyon işlemi ,sistemin başarısı için oldukça önemlidir.

Ayrıca suya karıştırılan asitligübrelerle suyun PH dengesi düsürülerek tıkanmaların önüne geçilirken diğer yandan damlatıcıların civarındaki toprağın da PH ‘ı düşer ki bu bize yüksek PH ‘dan dolayı alınamayan formada bulunan Demir,Manganez,Bor,bakır ve çinko gibi mikro elementler PH 6.5 civarında alınmaya başlarlar bizde böylece yapraktan ve topraktan bu türde gübrelelerisatın almak ve uygulama masrafından kurtuluruz.


Dayanım: Boruların dayanımı, malzemenin et kalınlığı ve materyalin düzgün kullanılıp kullanılmaması ileyakından ilgilidir.

Zarar : Toprak üzerindeki lateraller ,insanlar tarımsal işlemler,kuş ve hayvanlar tarafından zarar görebilir. Fakat delinen veya kesilen damla sulama borularını birbirine eklemek ve tamir etmek için parçalar her zaman ve uygun fiyatla temin edilebilir.

Damla Sulama Neden Çok Başarılıdır?

Kurulumu ve bakımı kolaydır,
Su ve besinleri direkt olarak bitki kök bölgesine taşır
Bitkilere doğru oranda su ve besin ihtiyacı sağlar,
Gelişmiş teknoloji üzerine kurulmuştur.

SU

Su
Damla sulama yönteminde daha sık aralıklarla sulama yapılabildiğinden su ve toprak arasındaki gerilme (tansiyon,diğer sulama yöntemlerine göre (salma sulama ve yağmurlama,mini yağmurlama) çok daha düşük olmaktadır. Bitki kök bölgesinde sürekli düşük tansiyonda bir rutubet ortamı sağlandığından bitki suyu fazla enerji harcamadan alabilmektedir. Bitkinin bu tip sulama yöntemine tepkisi olumlu yönde olmaktadır. Bu da verim artışını etkileyen temel etmenlerden birisidir.

Besin Maddesi
Damla sulama yöntemiyle bitkilerin ihtiyacı olan bitki besin maddeleri(gübre) sulama suyu ile taşınarak toprağa verilebilmektedir. Böylelikle bitki gübreden en üst düzeyde yararlanır ve gübre tasarrufu sağlanır.

Ph ‘ı yüksek topraklarda görülen Demir gibi mikro besin maddeleri damla sulama ile asitli formdaki gübreler verilerek alınamaz formdaki mikro elementler alınabilir forma çevrilebilir.(Bu özellikle meyve ağaçlarında sıkça rastlanan bir durumdur.

Hava
Yağmurlama ve karık sulama yönteminde toprak suya tam doymuş hale gelirken damla sulama yönteminde küçük bir toprak hacmi ıslatılır ve sadece bu hacim neme doygun hale getirilir. Bu sayede, bitkiler için daha fazla havanın toprak içinde bulunması sağlanmış olur. Bu sistem aynı zamanda CO’2’nin bitki kök bölgesinden atmosfere emilişini kolaylaştırmaktadır.

Yaprakların Islatılması

Damla sulama yönteminde bitkilerin toprak üstü organlarının dolayısıyla yaprakların ıslatılmaması nedeniyle bazı bitki hastalık ve zararlılarının gelişmesi ve önceden uygulanan pestisitlerin yıkanması engellenmiş olur. Böylelikle,daha az kimyasal madde kullanımı,verimde artış,kalite artışı ve hasat sezonunun uzaması gerçekleşir.


Diğer Agro-Teknik Uygulamalar İle Entegrasyon

Yoğun tarımda :sulama,ilaç uygulaması,yabancı otlar ile mücadele, toprak işleme ve hasat ile tüm bu işlemlerin en uygun zamanda gerçekleştirilmesi önemlidir. Toprağın çok nemli olması nedeniyle kimyasal maddelerin uygulanılmasındaki gecikmeler,toprak işlemenin yapılamaması ,sulamanın gecikmesi verimde kayıplara neden olur. Damla sulama uygulaması ile bu tipteki tarımsal işlemler çok daha kolay olmakla birlikte bazı zamanlarda tüm bu işlemler eş zamanlı olarak da yürütülebilmektedir ( Damla sulama yaparken aynı zamanda ilaçlama yapabiliriz Arazinin tava gelmesini beklemeyiz.)

Yabancı Otlar

Damla sulama yönteminde toprağın sadece bir bölümüne su verildiği için yabancı ot gelişiminde ve populasyonunda zamanla düşüş olacaktır. Verilen gübreler otlar tarafından değil bitkilerimiz tarafından alınacaktır. Yabancı otlar azaldığı için toprak işlemelerimiz azalacak ve maliyetimiz düşecektir.



Buharlaşma ( Evaparayon) Kayıplarında Azalma

Damla sulama yönteminde toprak yüzeyinin tamamen ıslatılmaması ,yapraklara su uygulanmaması nedeniyle toprağın ıslatılan yüzeyi genellikle taç örtüsü ile gölgelendiğinden buharlaşma kayıpları minimum düzeydedir. Bu nedenle bitkinin su tüketimi, dolayısıyla sulama suyu ihtiyacı azalmaktadır.

Tarla Çevresinde Meydana Gelecek Su Kayıplarının Önlenmesi :

Damla sulama yönteminde bitkinin gelişme ve yetişme bölgesi sulama işlemine tabi tutulur. Yağmurlama sulama yönteminin olumsuz yönlerinden olan tarla civarındaki yollar ve komşu tarlaların sulanması bu yöntemde söz konusu olmadığından sulama suyundan tasarruf sağlanır. Bunun dışında düzensiz şekildeki tarlalar ile taşlı ve engebeli arazilerde de sulamanın yapılaması mümkündür.



Rüzgar

Damla sulama yöntemi rüzgardan etkilenmediğinden hemen hemen günün her saatinde sulama yapılabilir.

Su Uygulama Oranı (Debi )

Genellikle uygulama oranı (debi) çok düşük olduğundan ,bu miktar,su alma (infiltrasyon) hızına göre ayarlanabilir,böylelikle yüzey akışı dolayısıyla erezyon da önlenmiş olur.



Eşsu Dağılımı

Su uygulama randımanı diğer sulama yöntemlerine göre daha yüksektir. Bu nedenle su ve gübre eş bir dağılımla bitkiye ulaştırılır.

Çalışma (İşletme ) Basıncı

Basınç değeri, su uygulamasısın yapıldığı ilk noktada genellikle yağmurlama sulama yöntemine göre çok düşük olamamasına karşın laterallerde genellikle 1-2 kg/cm2 arasındadır. Bu da daha ince kesitli ve ucuz boruların kullanımını mümkün kılmaktadır.



Su Kalitesi

Düşük su kalitesi (atık su ve tuzlu su) kullanımı,damla sulama sistemleri için söz konusu olmaktadır. Bu tipte sular yağmurlama sulama sistemlerinde kullanılmamasına karşın damla sulama sistemlerinde kullanılabilir. Öylesine tuz içeren sular vardır ki damla sulama uygulaması ile çok iyi verim değerleri elde edilebilmektedir.

Nar Baçesi Hakkında Dikkat Edilmesi Gerekenler

İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
İklim İsteği
Nar, genel olarak sıcak, kurak ve uzun bir yaz periyodu, ılık ve yağışlı bir kış, nar yetiştiriciliği için uygundur. Bu nedenle geniş bir adaptasyon yeteneğine sahiptir.
Narın çiçeklenmesi için oldukça yüksek sıcaklık toplamına ihtiyaç vardır. Sıcaklık toplamı yetersiz olduğunda ticari meyve alınamamaktadır. Narlar, ılıman iklim bölgelerinde -10 oC'ye kadar dayanabilmekte ve geç çiçek açtıklarından ilkbahar donlarından zarar görmezler. Ancak geç olgunlaşan çeşitlerde sonbahar erken donlarından etkilenebilmektedir.
Nar yetiştiriciliğinde yıllık ortalama 500 mm lik yağış yeterli olmakla beraber bu yağışların ve ilkbaharda düşmesi istenmektedir. Bu bakımdan da bölgemiz için iklim bakımından önerilebilecek bir meyvedir. Çünkü yaz yağışları meyve kalitesini bozmakta, olgunluğa yakın dönemde yağan yağmurlar meyve kabuğunu çatlatmakta olup, bu zamanda sulamada kesilmelidir. Meyve oluşumu döneminde kuru hava koşulları en kaliteli meyvenin oluşmasını sağlayarak pazar değerini arttırmaktadır. Nar bir güneş bitkisidir, bahçe tesisinde ve yeterli ışıklanma koşullarına dikkat edilmelidir.

Toprak İsteği
Nar toprak yönünden pek seçici değildir. Özellikle silisli, çakıllı, kumlu, kireçli, killi ve ağır killi gibi çeşitli toprak tiplerinde nar yetiştiricili yapılabilmektedir. Alkali ve asit topraklarda yetişir. Tuzluluğa orta derecede dayanıklıdır. Bazı meyvelerin aksine aşırı toprak nemine dayandığı bulunmuştur. Narda optimal gelişme, kuru ve sıcak hava koşullarına karşılık derin geçirgen nemli ve serin topraklarda görülmektedir.

BAHÇE TESİSİ

5x3m dikim mesafesi ile dönüme 66 adet, 2,5x4,5m dikim mesafesi ile 88 adet fidan dikilir!

Bahçe Tesisi
Bahçe yerinin tespiti, toprağın nar yetiştiriciliğine uygunluğuna bakıldıktan sonra tesviyesi yapılmalı. Esas olarak toprak hazırlığı, yaz aylarında pulluk tabanını kırmak için dipkazan çekilir.
Sonra pullukla derin sürüm yapılır. Sonbaharda 40-60 cm derinlik ve çapta dikim çukurları açılır.
Üst toprağa yanmış çiftlik gübresi karıştırılarak çukurlar bu karışımla doldurulur, yabancı otlar temizlenir. Toprak fidan dikimine hazırlanır.
Narlarda dikim aralıkları 2 m ile 6 m arasında değişmektedir. Ama kapama nar bahçelerinde en yaygın olarak kullanılan dikim aralıkları 2.5 x 4 veya 3 x 4 m dir. Sıralar genellikle kuzey -güney doğrultusunda olmalıdır. Böylece bahçenin havalanma ve güneşlenmesi daha iyi olacaktır. Nar bahçesi, doğrudan çelikle yada köklü fidanlarla kurulabilir. Ancak, çeliklerin doğrudan bahçeye dikilmesi çeşitli bakım güçlükleri ve verim kayıplarına yol açacağından nar çeliklerinin bir fidanlık parselinde köklendirilip bir yıl süreyle burada bakımları sağlandıktan sonra boylama yapılarak bahçeye dikilmeleri daha uygun olur.

Nar fidanları sonbaharda yaprak dökümünden başlayarak kış ayları boyunca ve erken ilkbaharda dikilebilir. Kışları çok soğuk geçmeyen bölgelerde sonbahar dikimi daha yararlıdır.Fidan Dikimi yapılırken fidanın çelik kısmında tırnak kalmışsa kesilir. Zayıf sürgünler alınır, çok uzun kökler kısaltılır. Sürgünün 50-60 cm den tepesi alınır. Sürgün bu kadar boy almamış, zayıf gelişmişse dikimden hemen sonra 2-3 göz üzerinden kesilerek gelecek yıl için kuvvetli sürgün oluşumu sağlanır. Sonra daha önce toprak - gübre karışımı doldurulmuş çukurdan fidanın çelik kısmının tamamı toprak içinde kalacak kadar karışım alınır. Fidan buraya yerleştirilerek tekrar aynı toprak gübre karışımı doldurulur. Fidan diplerindeki toprak ayakla iyice bastırılır. Can suyu vermek üzere etrafına küçük bir çanak yapılır. Çok rüzgarlı bölgelerde karşılıklı iki herek çapraz olarak fidana yaklaştırılarak bağlanır. İyi bir nar fidanında kök sistemi kuvvetli teşkil etmiş olmalıdır.

Son olarak hazırlanan çanaklara en az yirmişer lt. can suyu verilerek dikim tamamlanır, toprak ıslak ve hava yağmurlu da olsa bu can suyu verilmelidir.

3 Gübreleme

Narların gübrelenmesi konusunda yapılan araştırmada, organik gübrelerin gelişme, verim ve kaliteye çok önemli etkisi bulunmuştur. Narlara verilecek çiftlik gübresi iyi yanmış olmalı ve dekara 2-3 ton sonbahar-kış aylarında bütün bahçeye kaplayacak şekilde verilmeli ve çapa ile toprağa karıştırılmalıdır. Nar için yeşil gübreleme yapılması da yararlı sonuçlar verir. Bunun için bakla, fiğ gibi bitkiler nar bahçesinin tamamına ekilir. Ekimi yapılan bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde bahçe sürülerek toprağa karışımı sağlanır. Bu bitkilerin toprağı azotça zenginleştirmesi bakımından da yararları vardır. Azot nar için oldukça önemlidir. Sürgün gelişimi ve meyve büyümesi için azotlu gübre kullanımı şarttır. İlk yıllarda ağaç başına 50 - l00 gr saf azot (amonyum sülfat) olarak (250 - 500 gr) verilmesi yararlı sonuçlar vermektedir.
Tam verime geçtikten sonra bu miktar ağaç başına 200 - 300 gr (amonyum sülfat) olarak, (l - l,5 kg) çıkarılmalıdır.

Azotlu gübreler erken ilkbahar ve yaz aylarında olmak üzere 2 defa verilir. Yukarıda belirtilen miktarın 2/3 ü mart ayında l/3 ü ise haziran-temmuz aylarında verilmelidir. Gübrelemeden sonra ağaç hemen sulanmalı, sulamayacaksa çapa ile toprağa karıştırılmalıdır.

Fosforlu gübreler ise narın çiçeklenme, meyve tutumu ve kök gelişmesiyle ilgilidir. Narların fosfor ihtiyacı tam verim çağında l00-200 gr saf fosfor (trible süper fosfat) olarak yaklaşık (250 - 500 gr) olarak belirlenmiştir. Fosforlu gübreler kış aylarında dal uçlarının ulaştığı bölgelerde 20 - 30 cm derinlikte ağaç çevresinde açılan 4 - 6 adet çukura verilerek üzeri kapatılır
Organik gübrelerde olduğu gibi ticari gübrelerin uygulanmasında da toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı ağacın durumu iyi gözlenmeli, toprak ve yaprak analizi yaptırdıktan sonra gübre uygulamasının yapılması en ideal durumdur.

Sulama
Nar genelde nemli ve serin toprak şartları istemektedir. Bu nedenle yağışların yeterli olmadığı her dönemde narlarda sulama şarttır. Sulamanın az ve sık sık yapılması uygundur. Genel olarak şubat - mart aylarında odun gözlerinin sürmesinden eylül - ekim aylarında meyve oluşumuna kadar sürekli olarak toprak nemi sağlamak gerekmektedir. Özellikle odun gözlerinin sürmesi çiçek tomurcuklarının görülmesi tohum bağlaması, meyve gelişimi olmak üzere 3 dönemde yeterli toprak nemi mutlaka sağlanmalıdır. Bahçenin toprak yapısına göre belirli sulama aralığı (7-10 gün) belirlenip bu aralıklarda sulama yapılmalı ancak, yaz aylarında sulama sıklığı ve miktarı artırılabilir.
Meyvelerin son olgunlaşma döneminde hasattan 10-15 gün önce sulamaya son verilmeli aksi halde narlarda büyük sorun olan kabuk çatlamalarını görürüz. Nar bahçeleri genel olarak çanak usulü sulanır. Mümkün ise modern sulama sistemlerinden olan damla sulama, alttan sulama, sızdırma usulü sulama sistemleri uygulanmalıdır. Bu sistemlerin ilk yatırım giderleri fazladır. Uzun müddet de işçiliksiz ekonomik az su kullanımı gibi büyük faydalar sağlamaktadır.

Bakım
Toprak İşleme
Genç nar bahçelerinde ilk yıllar derin toprak işleme aletleriyle iki yönlü sürüm yapılır. Daha sonraki yıllarda iş genişliği az dar olan bahçe traktörleriyle ve diskli tırmık rotovatör, kazayağı gibi toprağı yüzlek işleyen aletlerle sürüm yapılabilir. Ağaç dipleri gerekirse el aletleriyle çapalanabilir. Yabani ot kontrolünde istenirse ot öldürücü ilaçlarda kullanılabilir.
Budama
Şekil budaması ilk 2-3 yıl içinde ağaçlar verime yatmadan yapılır. Dikimden sonra dipten çıkan kuvvetli 3-4 sürgün ana gövde olarak seçilir ve tepeleri 50-60 cm kesilerek alçak taçlanmaları sağlanır. Ana gövdelerden çıkan birinci ve ikinci dallarda da 2.-3. yıllarda tepe alma yapılarak taç teşkili tamamlanır.

Verim Budaması: Narlar genel olarak 2. ve 3. yıllardan itibaren meyve vermektedirler. Narlar verime yattıktan sonra meyve verecek dallarda uç alma yapılmamalıdır. Bu dönemde seçilen 3, 4 gövde dışında çıkan dip sürgünlerin sürekli olarak temizlenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca taç kısmında görülen obur dallar dipten kesilmeli taç teşkili için gerekirse uç alınarak dallanması sağlanır. Sık taç meydana gelmiş ise güneşlenme ve havalanmayı sağlamak için genel bir seyreltme yapılmalıdır. Bu işlem yapılırken zayıf, kurumuş, hastalıklı dallar öncelikle seçilmelidir.

Geliştirme Budaması: Narlar çeşitli şartlara göre değişmek üzere ortalama 20 - 30 yaşlarında verimden düşerler. Ancak kök boğazından yeni çıkan sürgünlerle nar l00 yılı aşkın bir süre verimliliğini sürdürebilir. Bu durumda yaşlı gövdeler dipten kesilerek yeni sürgünlerin oluşumu teşvik edilir. Bu sürgünlerle aynı yollarla yeni gövdeler teşkil edilerek ağaç gençleştirilir. İstenirse gençleştirme işlemi her yıl her ağaçtan l-2 gövde kesilerek kademeli olarak yapılır. Böylece bahçeden kesintisiz olarak ürün alınmasına devam edilebilir.


Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi

Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi
Narlarda görülen en önemli hastalık bazı mantarların meyvelerde çürümelere yol açmasıdır. Buda bazı klasik kültürel işlemler ile hastalıklar önemli ölçüde önlenmektedir.
Gerektiğinde olgunluğa yakın bir dönemde yapılan fungusit uygulaması depolanacak meyvelerin uzun süre çürümelerini önlemektedir. Narların en önemli zararlıları sıçanlar olup, özellikle tatlı narlarda ve olgunluğa yakın dönemlerde zarar vermektedirler. Diğer zararlılarda yaprak bitleri, nar beyaz sineği, unlu bit, kabuklu bitler, kırmızı örümcekler, Akdeniz meyve sineği, nar içi kurdu, toprak altı zararlıları gibi genel zararlılarda narlarda etkili olmaktadır

Hasat Ambalajlama ve Depolanması
Hasat
Nar hasatı, çeşitlere ve bölgelere göre değişmekle birlikte genellikle ağustos sonunda başlar kasım ortalarına kadar devam eder. Nar uzun çiçeklenme dönemi nedeniyle olgunlaşması farklı zamanlarda olur. Bu yüzden nar hasadının 2-3 defada yapılması gerekir. Hasat sonbahar erken donlarından ve yağışlardan önce bitirilmeli ve meyveler üzerinde 1-2 mm uzunluğunda sap kalacak şekilde makasla yapılmalıdır. Özellikle hasat esnasında meyveleri yere düşürmekten ve darbelerden korunması meyve çürümesini önleyeceğinden dolayı kaliteyi arttırır. Ayrıca kasalara iki sıradan fazla meyve dizilmemelidir.
  
Ambalajlama

Narların ambalajlanması pazarlama açısından oldukça önemlidir. Meyvelerin seçimi, boylanması ve paketlenmesi pazar açısından özellikle ihracatta önem arz etmektedir. Narların seçme ve boylamasının elle yapılması daha uygun olup meyveler birbirine değmeyecek şekilde paketlenmesine dikkat etmek gerekmektedir.

Depolama

Narlar meyve kabuğunun özel yapısı dolayısıyla çeşitli koşullarda 4 - 6 ay süreyle depolanabilmektedir.
Narlar depolanmaya çok uygun olduğundan ve kışın fiyatının 2-3 kat arttığından oldukça karlı, iyi bir yatırımdır.

Narların depolanmasında en emin ve en az kayıpla ulaşılacak başarı ek masraflara rağmen modern soğuk hava depolarıdır. Sıcaklık ve nisbi nemi ayarlanabilen bu depolarda 1-2 o C'de %85-90 nisbi nemle meyveler muhafaza edilebilirler.

Şeftali Bahçesi Hakkında Dikkat Edilmesi Gerekenler

ŞEFTALİ YETİŞTİRİCİLİĞİ
Sert çekirdekli bir meyve bahçesinde dönüme ortalama 4 ton verim hedeflenmelidir. Tam verim yarı bodur anaçlar ile 4. sene yakalanır.

Yarıbodur  çekirdekli bahçelerinde fidan  dikim sistemi genelde 2,5m x 4,5m ile dönüme 88 adet fidandır.Klasik anaçlarda ise bu sayı 5mx5m ile 40 adettir.
 BAHÇELERİN BAKIM İŞLERİ
 Toprak İşleme

Sonbahar, erken ilkbahar, ilkbahar sonu ve bazende yaz mevsimi içinde olmak üzere bir yılda 4 sürüm yapılır. Ağaç dipleri belle işlenir. Ucuz olması nedeniyle yaz aylarında yapılması gereken toprak işlemesi yerine ot biçme uygulanabilir.


 Gübreleme
Şeftali bahçelerinde ürün yolu ile topraktan alınan besin maddelerinin tekrar toprağa verilmesi gerekir. Verilecek gübre miktarının yaprak ve toprak analizleri ile belirlenerek uygulanması en doğru yoldur.

Şeftali bahçeleri kurulurken bir temel gübreleme yapılır. Şeftali bahçelerinde iyi bir gübreleme ahır gübresi veya yeşil gübreye ilaveten ticaret gübrelerinin verilmesi ile olur. Üç yılda bir dekara 1,5-2,5 ton hesabıyla ahır gübresi veya ekonomik olmadığı hallerde her yıl yeşil gübre verilerek toprağın organik madde içeriği artırılmalıdır.

Suni gübrelerden her yıl ağaç başına her ağacın yaşı için 100 gr. hesabı ile (Örneğin: 5 yaşındaki ağaca 500 gr) verilmesi faydalı olur.

Fosforlu gübreler sonbaharda ağacın gövdeden itibaren 1-1,5 m dışına açılacak bir ark içerisine bant şeklinde verilmesi, azotlu gübrelerinde ilkbaharda mart ayı başında 1/2 si, mayıs ayı başında da 1/2 olmak üzere serpme şeklinde verilmesi gerekir.

 Sulama
Sert çekirdekli meyveler arasında en fazla suya ihtiyaç duyan şeftalidir. Meyvelerde çekirdek teşekkülünden sonra suya ihtiyaç vardır. Su ihtiyacı ise iklim ve toprak özelliklerine göre farklılık gösterirler. Bölgemizde yağışlar bittikten sonra sulama başlar ve 8-12 günlük aralarla ekim ayına kadar devam eder. Meyve hasadından önceki sulamalar meyvelerin irileşmesini, renklerin parlaklaşmasını sağlar.

 Budama
Şeftali ağaçlarında iki tip budama uygulanır. Yeni dikilen fidanlarda şekil budaması yapılır. Şeftali ağaçlarına goble veya değişik doruk dallı şekil verilir. Kurak bölgelerde ortası kapalı bölgemiz için de uygun olan doruk dallı şekil verilir.

Diğer budama ise mahsule yatmış şeftali ağaçlarında uygulanan mahsul budamasıdır. Şeftalilerde meyveler buket dalları ve yıllık sürgünler üzerinde meydana gelir. Bu nedenle her yıl yeni sürgün teşekkülünün sağlanması gerektiği için sert budama uygulanır.

İyi bir budama yapabilmek için dal çeşitlerinin ve üzerinde bulunan gözlerin (çiçek gözü, odun gözü) durumu dikkate alınmalıdır. Budama esnasında çiçek ve odun gözlerini karışık şekilde taşıyan dallar bırakılmalı, yalnız çiçek gözü taşıyan dallar kesilmelidir.

Budama uygulamalarında gerekiyorsa önce kalın dal kesimi yapılmalı sonra ana dallar üzerindeki dallar seyreltilmelidir. Ana dallar üzerinde 20-25 cm ara ile çıkış yerleri ve yönleri farklı dallar bırakılmalıdır. Bırakılan dalların uzunluğu 50-60 cm den fazla ise 1/3 oranında uçları kesilmelidir. Ana dalların uçları bir yan dal üzerinde kesilmeli, uç kısmında birbirine yakın iki veya daha fazla dal bırakılmalıdır.

 Seyreltme  
Şeftali ağaçlarında elle ve kimyasal maddelerle olmak üzere 2 şekilde seyreltme yapılır. Bazı kimyasal maddelerle şeftali ağaçlarında seyreltmede başarılı olunmamıştır.

Elle seyreltme masraflı fakat daha emin bir yoldur. Pratik olarak seyreltme, erkenci çeşitlerde çekirdek sertleşmeye başladığı zaman, orta ve geç çeşitlerde ise haziran dökümünden sonra yapılmalıdır. Küçük meyveli çeşitlerde 8-12 cm, orta iri meyveli çeşitlerde 12-15 cm, iri meyveli çeşitlerde 15-20 cm de bir meyve dal üzerinde kalacak şekilde seyreltme yapılır.

 Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi
Kök Çürüklüğü: Köklerde beyaz çürüklük yapan ve ağaçların ölümüne sebep olan mantari hastalıktır. Hastalık yeni başlamışsa, hasta kökler kazınır yerlerine %5'lik bordo bulamacı, % 2'lik Göztaşı, % 5'lik karaboya veya % 0.5 lik Ceresan yaş'tan biri fırça ile sürülür ve aşı macunu ile kaplanır. Hastalık ilerlemiş ise, ince köklere kadar sökülüp kendi çukurunda yakılır ve metre kareye 3 kg sönmemiş kireç dökülür ve kapanır.

Hasta bahçede sağlamları korumak için sonbaharda veya ilk bahara girerken ağaçların taç izdüşümlerinin metrekareleri % 5 lik karaboya veya % 2 lik Göztaşı veya % 1 lik Ceresan yaş ya da % 2 lik formalin mahlülünden 10 litresiyle sulanmalıdır.

Kök Kanseri: Fidan Kök, kök boğazı ve dallarda urlar meydana getirerek ağaçların verimden düşmesine ve erken ölümüne sebep olurlar. Kültürel tedbir olarak; köklerinde ur görülen fidanlar yok edilmeli, urların kesilmesinde kullanılan bıçaklar sık sık ispirto alevinden geçirilmeli, toprak işlenirken ağaçların kök ve kök boğazları yaralanmamalıdır.

Kimyasal mücadele olarak; fidanların kökleri dikimden önce % 0.5 lik Ceresan yaş + kil bulamacına batırıldıktan sonra dikilmelidir. Kök ve kök boğazlarında görülen urlar yaz aylarında kesilmeli ve yara yerlerine hazırlanan % 5 lik Bordo bulamacından (100 lt suyu 5 kg göztaşı + 2.5 kg sönmemiş kireç konularak hazırlanır) fırça ile sürülmeli, ilaç kuruyunca yara yerleri nebati katran ile örtülmelidir.


Sarılık (Kloroz): Yapraklarda kırmızımtırak kahverengi kurumlar görülür ve sonra dökülürler. Hastalanan ağaçlarda gelişme yavaşlar, verim düşer, kısmen veya tamamen kururlar.



Karaboya, Sequestrene 138 Fe, Fetrilon veya Reax İron gibi demir içeren preparatlardan biri kullanılmalıdır.

Mumya Hastalığı: Çiçek sürgün ve yaprakların kurumasına meyvelerin ise çürümesine sebep olan mantari bir hastalıktır. Sonbaharda hasta dallar ile siyah kabuklu mumya meyveler bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Çiçekler ve meyve Thiophanete Methyl, Benomyl, Captan, Dodine, Thiram'lı ilaçlardan biri ile ilaçlanmalıdır.

Şeftali Karalekesi: Meyve ve sürgünlerde lekelerin meydana gelmesine sebep olan mantari bir hastalıktır. Bir yıl önce o bölgede zarar yapmış ise mutlaka mücadelesi yapılmalıdır. Kükürtlü veya organik preparatlardan birisi (Zineb, Maneb, Metiram, Captan, Thiram, Rhodandinitrobenzol, Delan, WF., Dodine, Benomyl, Thiophanate) kullanılır.

Şeftali Küllemesi: Yaprak, meyve, tomurcuk ve sürgünler üzerinde kül renkli lekeler meydana getiren ve yaprak ve genç sürgünleri kurutan mantarların oluşturduğu bir hastalıktır. a) Külleme sürgünleri kışın kesilip atılmalı, b) Karathane, Binapacryl, Chinomethionat, Thiophanate, Benomyl içeren preparatlardan biri kullanılmalıdır.

Yaprak Delen: Fungus yapraklarda delikler, meyve ve sürgünler üzerinde irili, ufaklı lekelerin oluşmasına, tomurcukları kurutmaya ve ortalama %30 meyve kaybına sebep olur. a) Sonbaharda hastalıklı dallar kesilip yakılmalı, b) Bordo bulamacı veya bakırlı preparatlardan biri, üçüncü ilaçlamada ise Zinep'li ilaçlardan biri kullanılmalıdır.


Yaprak Kıvırcığı: Fungus bilhassa yapraklarda ve nadiren de meyvelerde şekil bozukluklarına sebep olur. Tomurcuklar kabarmadan önce Bordo bulamacı (%2), Bakırlı preparatlar %1) dan biri ile; çiçek taç yapraklarının döküldüğü devrede de %03'lük zineb veya captan'lı preparatlardan biri ile ilaçlanmalıdır.

 ZARARLILAR
Kırmızı Örümcek: Yaprakların altına yada üstünde yerleşerek önce lokal olarak yaprak rengini bozarlar sonra durum tüm yaprağa, ağacın diğer yaprakları ile sürgünlerine yayılır. Meyveler yeterince beslenemez ve yaprak dökümleri olur. Yaprakta Kırmızı örümcek çeşidi belirlendikten sonra özel ilaçlarla mücadelesi yapılabilir. Özel akarisitler (Chlorobenzilate-25, Dicofol-20 vb.) ve insektisitler (Diethion 50, Formothion 25, vb.) kullanılan ilaçlardır.

Koşniller: Ağacın gövde ve dalları üzerinde, bazı türler az veya çok meyve ve yapraklar üzerinde beslenip yaşarlar. Meyvelerde kırmızı lekeler oluştururlar. Uygun koşullarda hızlı çoğalıp ağacı kısmen veya tamamen kurutabilirler. Koşnillere karşı Methidation 40, vb. ilaçlardan biri kullanılırsa da ilaç seçimi söz konusu türe ait talimata göre yapılır.

Doğu Meyve Güvesi: Larvanın girmiş olduğu genç şeftali sürgünü solar, devrilir ve uçtan 5-6 cm kurur. Saldırının yoğun olduğu bahçelerde bütün sürgünlerin uçlarının kuruduğu görülür ve meyvelerin içinde galeriler açarlar.

Mayıs-Haziran aylarında kuruyan sürgünler toplanıp yakılmalı, orta erkenci ve geç çeşitlerde kuruyan sürgünler görüldüğünden 15 gün sonra Azinphos Carbaryl, Parathion, Phosalone biri ile 2-3 ilaçlama yapılmalıdır.

Dut Kabuklu Biti: Şeftali ağacı dallarını sonrada ağacın tümünün kurumasına yol açar. Meyvelerde kırmızı lekeler oluşturur, bu meyvelerin değerini düşürür. Ağaçlar üzerinde bulunan dut koşnilleri, kışın süpürülerek ağaç temizlenir veya Gebbutox, Vintervaş ile ilaçlanınca iyi netice alınır.

Erik Koşnili: Ağaç üzerinde daha çok guruplar halinde bulunduğundan, bulundukları dallar hızla zayıflar, yapraklar solar, dökülür ve giderek dallar kurur. Yoğun görülürse ilkbaharda kış mücadelesi uygulanmalıdır. DNOC'li madensel yağlar veya Getutox etkilidir.

Şeftali Yeşil Afidi: Çiçeklerin açılmasını engeller, erken kuruma ve dökülmelerine sebep olur.


Yapraklar önce uzunlamasına ikiye katlanır, sonra değişik şekillerde kıvrılır ve meyveler bozuk şekil alır. Bu afid önemli bir virüs taşıyıcısıdır. İlaçlara karşı direnç kazandığı için her ilaçlamada genel afidlere uygulanan ilaçlardan biri kullanılmalıdır,

 Hasat

Şeftali meyvelerinde olgunluk belirtisi olarak genellikle zemin ve üst renk teşekkülü ile meyve eti sertliği kullanılır. Olgunlaşma esnasında zemin ve üst renkte değişme, meyve etinde de yumuşama olur. Meyveler avuç içersine alınıp sağa sola çevrilerek koparılır. Uzak pazarlara gönderilecek veya soğuk hava deposunda muhafaza edilecek meyveler tam olgunluklarından 24-48 saat önce hasat edilirler. Ağaçtaki meyvelerin tamamı aynı zamanda olgunlaşmadığından meyveler, hava sıcaklık durumlarına göre 2-4 gün ara ile 3-5 defada toplanır. Toplanan meyveler ambalaj kaplarına yukarıdan boşaltılmamalıdır. Şeftali meyveleri soğuk hava depolarında %85-90 nisbi nemde -05-0 oC 2-4 hafta ile muhafaza edilebilir.